Welcome to Our Website

Müthiş! Dünyadan tam 300 milyon ışık yılı mesafede galaksi dışında akan bir yıldız nehri keşfedildi

Uzaydaki galaksi kümesini araştıran gökbilimciler, parçalanmış bir galaksinin enkazından oluşan bir yıldız nehri keşfetti.

Bizden yaklaşık 300 milyon ışık yılı mesafedeki bir galaksi kümesinde, galaksiler arası uzayda akan çarpıcı bir yıldız nehri keşfedildi.

Keşif büyük bir şaşkınlığa neden oldu. Galaksi kümesi gibi dinamik ve kütleçekimsel açıdan karmaşık olan bir ortamda, bir yıldız akıntısı gibi zayıf bir oluşumun çok uzun sürmesi beklenmiyor. Fakat her şeye rağmen işte orada.

Yeni bulgu, galaksi kümelerini ve içlerinde toplaşan esrarengiz karanlık maddeyi daha ayrıntılı biçimde incelemek amacıyla kullanılabilir.

“Onunla yollarımız tesadüfen kesişti”

Hollanda’da bulunan Groningen Üniversitesi ve İspanya’daki La Laguna Üniversitesi’nde görevini sürdüren gözlemsel astrofizikçi Javier Román, “Bu dev akıntıyla yolumuz tesadüfen kesişti. Büyük galaksilerin etrafında gezinen yıldızların halelerini inceliyorduk” dedi.

Yıldız akıntıları, Samanyolu Galaksisi’nde sıkça görülen bir olgudur. Akıntıların, Samanyolu’nun gelgit kuvvetlerince parçalanan yoğun küresel yıldız kümelerinin parçalanmış haldeki enkazından oluştuğu düşünülüyor. Bununla beraber onu tanımlamak güçtür. Yıldızların ilişkileri hemen anlaşılmıyor, zira yıldızlara olan uzaklıkların ölçülmesi fazlasıyla zor; yıldız nehirleri de epey zayıf akıyor.

Galaksiler arası uzayın bu solgun görünümü, aynı zamanda nesneler arasındaki gevşek ilişkileri saptamayı da güçleştiriyor. Uzay aşırı parlak cisimlerle doludur ve bir cisim ne kadar sönükse, onu gözden kaçırma olasılığı da o kadar büyüktür.

Saç kümesini aramak için 2 teleskop kullanıldı

Diğer yandan, son yıllarda geliştirilen teleskop teknolojisi ve analiz teknikleri, daha önceleri saptayabildiğimiz şeylerden daha zayıf olanları da ortaya çıkardı.

Dev Saç Akıntısı’nda da durum böyle.

Román ve meslektaşları, kayıt altına alınmış binlerce galaksiyi içeren bir küme olan Saç Kümesi’nin barındırdığı solgun yapıları aramak amacıyla 0,7 metrelik Jeanne Rich Teleskobu’nu ve 4,2 metrelik William Herschel Teleskobu’nu kullandı. Seyrek yıldızların dağınık, küresel bölgelerini ve galaksilerin kalabalık düzlemlerini sarmalayan karanlık maddeden oluşan ‘galaktik haleleri’ incelemeye çalışıyorlardı.

Sonuçlar beklenmedik

Fazlasıyla büyük olmalarına ve sakin gibi görünmelerine rağmen, galaksi kümeleri kütleçekimsel bağlamda karmaşık ortamlardır ve içinde yer alan devasa gök cisimleri birbirlerini her yöne doğru itip-çekerler. Bir yıldız akıntısının bunun gibi bir ortamda uzun süre boyunca varlığını koruması şaşırtıcı bir durum; bununla beraber, araştırmacılar bu ortamın bizlere akıntının kaynağına dair kimi ipuçları sunduğunu fark etti.

Araştırmacılar çeşitli simülasyonlar yaptı ve ender rastlansa da bunun gibi akıntıların bir galaksi kümesinin içinde, daha büyük galaksilerin kütleçekimi tarafından parçalanan bir cüce galaksi tarafından yaratılabileceğini ortaya çıkardı. Kozmik açıdan, akıntının uzun sürmesi beklenmiyor; evrenin tarihindeki bu dönemde, parçalarına ayrılmaya devam eden bu yapıyı görebilecek teknolojiye sahip olduğumuz için şanslıyız.

Diğer kümelerde de nehirler gizleniyor olabilir

Bununla birlikte, onun varlığı, bu kümenin barındırdığı ortamı incelemek amacıyla kullanılabilir. Galaksi kümeleri esrarengiz karanlık maddeyle ağırlık kazandığı için, bu maddenin neyden meydana geldiğini araştıran bilim insanlarının dikkatini çekiyor.

Dev Saç Akıntısı, benzer yapıların diğer kümelerde de var olabileceğini düşündürüyor. Araştırmacılar, gözden kaçırmış olabileceğimiz öteki sırları ortaya çıkarmak amacıyla bu devasa kümelere daha yakından bakmak için daha büyük teleskoplar kullanmayı umuyor. Ve Dev Saç Akıntısı’nın kendisini daha ayrıntılı biçimde görebilmeyi de…

Groningen Üniversitesi’nden gökbilimci Reynier Peletier, “Akıntının içinde ve çevresindeki yıldızların her birini gözlemlemeyi ve karanlık maddeye ilişkin daha fazla bilgiye ulaşmayı istiyoruz” dedi. Araştırma makalesi, Astronomy and Astrophysics adlı dergide yayınlandı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir