HABER: ECE AZAK – KAMERA: KERİM UĞUR
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) İzmir Şubeler Platformu, Cumhur İttifakı ve AKP adaylarının okullarda seçim propagandası yapmasına tepki gösterdi. KESK adına açıklama yapan platform üyesi Ali Rıza Boz, eğitim kurumlarında herhangi bir partinin adayının yazılı ya da sözlü olarak siyasi propaganda yapmasının yasak olduğunu belirterek, “Okullarda siyasi propaganda yapanlar ve buna izin verenler suç işlemekte ve seçim yasaklarını çiğnemektedir” dedi.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) İzmir Şubeler Platformu, Eğitim Sen (İzmir 1 Nolu Şube’de okullarda seçim propagandası yapılmasına ilişkin basın toplantısı düzenledi. KESK İzmir Şubeler Platformu adına açıklamayı yapan Ali Rıza Boz, şunları söyledi:
“31 Mart 2024 yerel seçimleri yaklaştıkça, kendilerini her şeyin üzerinde gören Cumhur İttifakı adayları, yasak olmasına rağmen okullarda serbestçe siyasi propaganda yapmaya devam etmektedir. Bu durumun son örnekleri, Seferihisar’da bir okulun yemekhanesinde Eğitim Bir Sen’in iftar yemeğinde İl Milli Eğitim Müdürü, İlçe Milli Eğitim Müdürü, İlçe Müftüsü ve Cumhur İttifakı belediye başkan adayı birlikte boy gösterebiliyor. Diğer taraftan Çiğli AKP Belediye Başkan adayı, İsmail Rahmi Karadavut İlkokulu önünde öğrencilere boyama kitabı ve velilere çanta dağıtarak seçim propagandasını yapabiliyor. Bunlara benzer onlarca yüzlerce örnek gösterilebilir.
Türkiye’deki bütün kamu kurumlarında olduğu gibi, eğitim kurumlarında da herhangi bir partinin adayının yazılı ya da sözlü olarak siyasi propaganda yapması yasaktır. Bu açık yasağa rağmen sendikal-siyasal referanslar üzerinden yönetici olan ve iktidarı açıktan destekleyen tutumlar gösteren bazı idareciler, okullarda iktidar partisi adaylarının propagandasının yapılmasına izin vererek açıkça suç işlemektedir. Okullarda siyasi propaganda yapanlar ve buna izin verenler suç işlemekte ve seçim yasaklarını çiğnemektedir. Hukuk kuralları toplumun sadece belli bir kesimi için değil, siyasi iktidar bileşenleri dahil, herkes için eşit derecede uyulması gereken kurallardır.”
SEÇİM TUTUM BELGESİ…
Konfederasyonun kuruluşundan bugüne kadar sendikal hak ve özgürlükler mücadelesini ülkenin emek, demokrasi, eşitlik, laiklik, özgürlük ve barış mücadelesinin ayrılmaz bir parçası olduğunu ifade eden Boz, 31 Mart 2024 yerel seçimlerindeki tutumlarını şöyle sıraladı:
“-Emekçilerin demokratik, ekonomik, sosyal ve özlük haklarına öncelik vererek çalışanları gözeten,
-Başta toplu sözleşme ve grev hakkı olmak üzere emekçilerin sendikal hak ve özgürlüklerini tanıyan,
-Tüm yönetim düzeylerinde kadınların eşit temsiliyetini esas alan,
-Kentlerin toplumsal mülkiyeti olan kamusal alanları sermayenin değil, toplum ve halk yararına kullanan,
-Barınma ihtiyacını karşılamak üzere başta öğrenciler olmak üzere engelliler, yaşlılar, kadınlar, işsizler vb. toplumun dezavantajlı kesimlerine yönelik konut ve sosyal alanların inşasına gerekli bütçeyi ayıran, depreme ve afetlere dirençli konut inşa eden,
-Demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla eksiksiz bir biçimde yaşama geçirilmesi gerektiğine inanan, yerel düzeyde bunun gereklerini yerine getiren, karar alma ve denetleme mekanizmalarında gerçek katılımcılığı ve şeffaflığı gözeterek, yönetimleri halkın katılımına açan ve ‘geri çağırma’ ilkesini kabul eden,
Eşitlikçi ve özgürlükçü bir yaklaşım üzerinden çok kültürlü, çok dilli ve çok kimlikli yaşamı birer zenginlik olarak görerek birlikte yaşamı temel alan, kamusal hizmetleri herkes tarafından ulaşılabilir, nitelikli, eşit, parasız ve anadilinde sunan,
Yurttaşlar arasında kan bağı, cinsiyet, cinsel yönelim, yaş, din veya inanca dayalı hiçbir ayrımcılığa izin vermeyerek yerelleri eşitlik idealinin yaygınlaşma alanları olarak gören, yaşlılar, engelliler, kadınlar, gençler ve çocukların toplumsal yaşama katılımını artırmaya yönelik ücretsiz sosyal ve kültürel tesisler ile kreşler, bakımevleri ve eğitim merkezleri oluşturmayı hedefleyen,
-Ulaşım, temiz su, alt yapı, ısınma, çöp gibi hizmetlerin halka doğrudan, sürekli, nitelikli ve ücretsiz ulaştırılmasını birincil görevi olarak gören,
-Ormanları, mera ve yaylaları betonlaşmaya, talan ve ranta karşı imara kapatan,
-Kentsel dönüşüm vb. uygulamaları rant ve talan aracı olarak değil, değişik kültürlerden insanların beraber yaşayabilecekleri bir kent algısı üzerinden ele alan,
-Hayvanları ölüme terk eden her türlü barınağı, parkı vb. kapatan, hayvan haklarını savunup gereğini yapan,
-Demokratik ve katılımcı bir yerel yönetim anlayışının öncelikle il genel ve belediye meclislerinde karşılık bulması gerektiğine inanan, gereğini yerine getiren,
-Yerel yönetimleri birer şirket olarak değil, halka hizmet veren kurumlar olarak gören ve yerel hizmetlerin verilmesinde kar değil, toplumsal yararı esas alan,
-Yerel hizmetlerin sunumunda özelleştirme ve taşeronlaştırmaya karşı çıkan,
-Tarikat ve cemaat yapılarına karşı mücadelede yerel yönetimlerin önemini kavrayan ve bu ve benzeri yapılara karşı geleceğimiz olan çocuklarımızın hayatına sahip çıkmayı ve mücadele etmeyi önüne hedef olarak koyan,
-Yerel yönetimlerin bütün plan ve uygulamalarını toplum merkezli, eşitlikçi ve demokratik bir biçimde hazırlamayı ve uygulamanın her aşamasında, sokak, mahalle ve kent meclislerine şeffaf bir şekilde hesap vermeyi taahhüt eden,
-Bütçe hakkı kapsamında katılımcı, şeffaf, hesap verilebilir, toplumsal cinsiyete duyarlı ve ekolojik bütçe oluşturma süreçlerini işleten,
-Üretimden tüketime kadar bütün toplumsal süreçlerin adil, eşit ve demokratik işleyişini savunan,
-Yerel yönetimleri, doğa insan yabancılaşmasının aşılmasının temel alanı olarak kabul edip, her düzeyde “tavizsiz” bir şekilde ekolojik yerel yönetim anlayışını esas alan,
-Yerellerde yaşayan halkı evrensel kültür ve gelişmelerle buluşturmaya yönelik sosyal ve kültürel katılım projeleri oluşturmayı hedefleyen,
-Mülteci, sığınmacı ve göçmenlere yönelik ayrımcılığın son bulması ve haklarını kullanmaları önündeki engellerin kaldırılması için mücadele eden, anlayışı temsil eden adaylara oy verilmesini savunmaktadır.”