22 Şubat 2025

Sağlık Haber Sitesi

Eğitim, Sağlık, Ekonomi, Teknoloji Haber Sitesi

Ekonomi dünyası: Beklenti enflasyonu yükselirken, Almanya borç limitini neden bozacak?

Enflasyonda Arjantin bile bizden daha iyi. 130’dan fazla ülkenin yıllık enflasyonu bizim aylık enflasyonumuzdan düşük. Toplumda yüksek düzeyde "beklenti enflasyonu" var ve artacağa da benziyor.

Aşağıdaki fotoğrafa bakın lütfen, 2017 yazında Çanakkale Kordon’da bir turist poz vermiş. İlginç yanı tabeladaki fiyatlar; pizza-patates-içecek 6 lira, tavuk şinitzel 8 lira, karışık ızgara 10 lira… Şimdinin 50 katı diyebiliriz. Zaten fotoyu sosyal medyada bir arkeoloji sitesi paylaşmış ve altına şöyle yazmışlar: Fiyatlar arkeolojik denilebilir ya da en azından tarihi…

AYLIK ENFLASYON ONLARCA ÜLKENİN YILLIĞINDAN DAHA FAZLA

Ocak ayında enflasyonda dünya üçüncüsü (Zimbabwe ve Güney Sudan’ın ardından) olduk, çoğu ekonomik göstergede olduğu gibi… Bizim Ocak ayı enflasyonumuz dünyada onlarca ülkenin yıllık enflasyonundan daha fazla… Arjantin’den bile daha yüksek aylık enflasyonumuz var.

Beğenilecek sosyal ve ekonomik politikalar uygulamıyor ama Arjantin’de Devlet Başkanı Javier Milei, göreve gelmesinden beri ilk kez enflasyonu iki haneli orana düşürdü ve iş başındayken en düşük seviyeyi gördü. Aralık’ta yıllık yüzde 118 olan enflasyon Ocak’ta yüzde 87,5’e geriledi. Arjantin’de geçen Nisan’da enflasyon yüzde 292’ye çıkmıştı.

İlginç olanı yıllar boyu hiper-enflasyonla anılan ülkede aylık enflasyon, Ocak ayında yüzde 2,2’ye gerileyerek 2020 ortasından bu yana en düşük seviyesine geriledi.

Türkiye’de ise, Ocak enflasyonu TÜİK’e göre; yüzde 5,03’e yükseldi. Yıllık enflasyon 2,26 puan düşüşle gerilemeyi sürdürdü ve yüzde 42,12 oldu. Ancak, böylesine acı bir reçetenin uygulandığı, başta dar gelirliler olmak üzere tüm kesimlerin bedel ödediği bir dönemde yüzde 5 aylık enflasyon çok yüksek… Bu aylık oran dünyada tam 132 ülkenin yıllık enflasyonunun üzerinde…

Bir de bu oran TÜİK’in… Ne kadar inanılır tartışmalı… Aylık enflasyon İstanbul Ticaret Odası’na (İTO) göre, yüzde 5,16, İstanbul Planlama Ajansı’na (İPA) göre 7,1, Enflasyon Araştırma Grubu’na (ENAG) göre ise yüzde 8,22…

‘ASGARİ ÜCRETİN OCAK’TAKİ KESİNTİ VE ENFLASYON KAYBI 5.000 TL’Yİ GEÇİYOR’

DİSK AR, Ücret Kayıpları İzleme Raporu’nda diyor ki;

“- Ocak ayındaki yüzde 5,03 olarak açıklanan enflasyonun işçi ücretlerinde yarattığı kayıp 37,7 milyar TL, memur maaşlarındaki kayıp 17,7 milyar TL, emekli aylıklarındaki kayıp ise 14,3 milyar TL olarak gerçekleşti. Emek gelirlerindeki aylık toplam kayıp ise 69,8 milyar TL olarak hesaplandı.

– Asgari ücret daha cebe girmeden enflasyon karşısında 1.112 TL eridi. Asgari ücretin Ocak 2025’teki kesinti ve enflasyon kaybı 5.000 TL’yi geçiyor. Asgari ücretin 1,5 katını alanların aylık gelirinin 4’te 1’i daha cebe girmeden kesinti ve enflasyona gitti.”

Fiyatlar neden artıyor? Kur artışı yavaşladı, ithal enflasyondan söz etmek zor. ABD Doları, 2024 başından Şubat ortasına kadar olan 13,5 ayda lira karşısında yüzde 19,5 değer kazandı. Öyle 2023 yılında olduğu gibi yüzde 61 ya da 2022’deki yüzde 41 gibi fahiş oranlarda kur artışı yok.

Para arzındaki artış da yıllık bazda enflasyonun altında seyrediyor. Dolaşımdaki para ve vadesiz mevduattan oluşan dar anlamda para arzı (M1) Şubat itibarıyla yıllık yüzde 23, vadeli mevduatın da eklendiği M2 para arzı yüzde 27,5, repo, fonlar, menkul değerlerin de dahil olduğu geniş anlamdaki para arzı M3 ise yüzde 38 arttı.

M1 para arzı 2022 sonu ile 2024 sonu arasındaki iki yılda yüzde 102, 2020 ile 2022 arasında ise yüzde 156 artmıştı. Enflasyonun nedenlerinden biri olan para basma devri de geride kaldı, diyebiliriz

Bir ekonomist, sosyal medyada şöyle yazmış, cevap burada yatıyor:

“- Geçtiğimiz hafta 400 liraya yıkattığım arabayı bugün 600 liraya yıkattım, ‘yüzde 50 zammı neye göre yaptınız’ dedim, cevap yok.

– 1.600 liraya aldığım pantolonu terziye götürdüm, basit bir paça kısaltma işine 500 lira istedi. ‘Neye göre bu fiyat’ dedim cevap yok.

– Kızın okul kaydını tamamladık, geçtiğimiz yıla göre yüzde 75 zam yapmışlar. Bırakın o ((ÜFE+TÜFE)/2)+5 palavrasını. Neye göre dedim cevap yok.

– Benzin almaya gittim bir beyefendi sıradaydı yıkama suyu ve köpük jetonu alıyordu. Jeton başına 75 TL ödedi. 2020’de bu jetonlar 1 liraydı. ‘Neye göre yüzde 7.500 arttı fiyat’ dedim cevap yok.”

HERKES KAFASINA GÖRE FİYAT ARTIŞI YAPIYOR VE DENETİM DE YOK

Evet, herkes kafasına göre fiyat artışı yapıyor ve denetim de yok. Tüketici ve üreticilerin algıladığı enflasyon ile TÜİK’in açıkladığı enflasyon arasında büyük fark var. Prof. Dr. Burak Arzova’nın dediği gibi, “Herkes fiyatlama davranışlarını kendi algıladığı, kendi yaşadığı enflasyona göre yapıyor.”

Toplumda yüksek düzeyde “beklenti enflasyonu” var. Tüketiciler, işletmeler ve piyasa katılımcılarının gelecekteki enflasyonun ne olacağına dair tahminleri mevcut enflasyonun çok üzerinde…

Kira fiyatlarına bakalım: Önlenemez bir biçimde artıyor, Ocak ayında TÜFE alt kalemlerinde en çok fiyat artışı yüzde 8.66 ile kirada oldu. Bunda Ocak ayının sözleşmelerin yenilendiği ay olmasının büyük katkısı var. Ocak itibarıyla yıllık artış 101 oldu, 2023-24 arası yıllık artış ise yüzde 112’ydi.

ALGILANAN ENFLASYON FAİZİN ÜZERİNDE OLUNCA, FAİZ ETKİLİ OLMUYOR

Algılanan enflasyon, TÜİK’in resmi enflasyonunun ve daha da önemlisi TCMB’nin politika faizinin üzerinde olunca, faiz silahı da işe yaramıyor. Faiz enflasyonu aşağı çekmekte bir araç olarak kullanılamıyor.

Aşağıdaki Financial Times gazetesinin grafiğinde, Türkiye’de faizlerin aşağı çekildiği “Nas döneminde” enflasyonun nasıl çığrından çıktığını ve daha sonra faiz artışlarıyla düştüğünü görebiliriz.

Bu noktada Rusya’ya bakmak lazım. Elbette, yüksek faiz iyi bir şey değil.

Borçlanma maliyetlerini artırıyor, bireyler ve işletmeler üzerinde ağır finansal yük oluşturuyor, tüketici harcamalarını sınırlayarak ekonomik büyümeyi yavaşlatıyor. Ancak, enflasyon ondan beter ve kısaca gelir adaletsizliği ve yoksullaşmanın zirve yapması demek.

RUSYA VE DİĞERLERİ NE YAPTI? FAİZ SİLAHINI NASIL KULLANDI?

Rusya yaptırımlara ve savaş ekonomisine rağmen yüksek faiz ile enflasyonu kontrol altında tutabiliyor. Şubat ortasındaki toplantıda Merkez Bankası faiz değişikliği yapmadı ve yüzde 21’de bıraktı. Rusya’da resmi enflasyon yıllık yüzde 9,9’a çıktı. Aralık’ta yüzde 9,5’ti. Ocak enflasyonu Ukrayna savaşı başladığından beri en yükseğinde, enflasyonist baskı sürüyor.

Bu nedenle Merkez Bankası, Mart toplantısında bir faiz artırımının daha sinyalini verdi. Çünkü savaşa gittikçe daha fazla para gidiyor. Uzmanlar gerçek enflasyonun yüzde 20 civarında olduğunu söylüyor ancak politika faizinin yüzde 21 olması burada önem kazanıyor.

Diğer yandan savaşın sona erme ihtimali güçleniyor. ABD Başkanı Donald Trump ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy arasında planlanan müzakereler için hazırlıklar sürüyor.

Yaptırımlara rağmen, çeşitli ülkelere ait tankerleri kullanarak gölge filo kuran, başta Çin olmak üzere petrol satışını sürdüren Rusya, savaşın sona ermesiyle ve ardından Batı’nın yaptırımları hafifletmesiyle ihracatını daha da güçlendirebilir, finansal piyasalara yeniden erişim sağlayabilir. Zaten bu beklentiyle, Rus Rublesi, Şubat ortasında beş ayın en yüksek seviyesine çıktı. Moskova Borsası, Şubat başından beri yüzde 9 yükseldi.

Yine Financial Times’ın grafiğine bakalım, Rusya’da politika faizinin enflasyonu nasıl baskıladığını görebiliriz. Sadece Rusya değil tabii, pandemi sonrası azgınlaşan enflasyona karşı tüm ülkeler faiz artırdı ve bu yolla enflasyonu kontrol altına aldı.

ENFLASYON ORTA SINIFI NASIL BİTİRDİ?

İstanbul Planlama Ajansı koordinasyonunda Prof. Dr. Tahsin Bakırtaş’ın öncülüğünde kaleme alınan “Küreselden Yerele Orta Sınıf ve Gelir Dağılımı” başlıklı incelemede enflasyonun yarattığı tahribat en güncel haliyle ortaya kondu:

2021 yılı ve sonrasında yaşanan yüksek enflasyon, ortanca hanehalkının net reel gelirini erozyona uğrattı ve bu dönemde önemli ölçüde tepedeki bir avuç insana, üst sınıfa servet transferi yapıldı.

2007’de medyan gelir 2,7 kat asgari ücrete eşitken, 2023’te 1 asgari ücrete eşitlendi. Yani Türkiye’de ortanca yurttaş, asgari ücretle geçinen yurttaş konumuna geldi.

Hanehalkı ortanca net geliri enflasyonun gerisinde kaldı. Yoksul ve her an yoksulluğa düşecek hanelerin toplamı, toplam hanelerin üçten birinden fazla.

Çalışan orta sınıfın merkezi olan İstanbul’daki hane halkının 2007’deki 100 TL’lik alım gücü 2023’te 35 TL’ye geriledi.

ALMANYA’DA SİLAHLANMA İÇİN BORÇLANMA LİMİTİNİ KALDIRMA TARTIŞMASI

Almanya’da 23 Şubat’ta yapılacak seçimlere sayılı günler kala çok ilginç bir tartışma var. Alman liderler savunma bütçesini artırmayı ve buna kaynak yaratmak için de yıllardır katı bir şekilde uygulanan borçlanma limitlerini kaldırma konusunu tartışıyor.

Başbakan Olaf Scholz ile Savunma Bakanı Boris Pistorius arasında anlaşmazlık var. Pistorius, Rusya’dan gelen tehditler karşısında Almanya’yı “kriegswichtig [savaşa hazır]” bir ülke haline getirmek gerektiğini savunuyor ve bunun için de savunma bütçesinin kamu borçlanma limitlerinden muaf tutulması çağrısında bulunuyor. Scholz ise, savunma bütçesini artırmayı reddediyor ve ikilinin arasında sert bir tartışma yaşandığı bildiriliyor.

İşlevsel bir savaş gücü oluşturmanın anayasal bir gereklilik olduğunu savunan Pistorius, askeri ve sivil savunmaya ayrılan hükümet fonlarının, aşırı harcamayı önlemek için 2016’da getirilen katı bir kural olan Almanya’nın ünlü ‘borç freni’nden hariç tutulmasını istiyor.

Sadece Pistorius değil, 23 Şubat’ta yapılacak seçimlerin ardından Başbakan olması beklenen muhafazakar Hıristiyan Demokrat Birliği (CDU) lideri Friedrich Merz de savunma harcamalarını finanse etmek için borç limitinin gevşetilmesi gerekebileceğini söylüyor. Merz, ülkenin borç kurallarını reform etmeye açık olduğunu belirtiyor.

Almanya’nın meşhur “borç freni” iç borçlanmayı frenleyen ve yıllık kamu açığını GSYİH’nın yüzde 0,35’inden daha az olacak şekilde sınırlayan anayasal bir mekanizma…

Ukrayna savaşının başlamasıyla birlikte Almanya, “Zeitenwende” denilen “zamanın dönüşü politikasının” bir parçası olarak 100 milyar Euro’luk bir savunma harcama fonu açıkladı.

Ancak, yaşanılan bütçe kısıtları ve ekonomik kriz bu vizyonun gerçekleşmesine engel oldu. Hükümet, 2027’ye kadar sürecek 100 milyar Euro’luk bütçe dışı savunma harcama fonu oluşturarak savunmaya uzun vadeli yatırım yapamadı. Aksine, 2025 bütçe taslağında savunma harcamalarında indirime gidildi.

Hem de ABD Başkanı Trump’ın “Avrupalı müttefiklerden savunma harcamalarını milli gelirin yüzde 2’si yerine yüzde 5’e çıkarma” çağrısına rağmen… Scholz, Ocak ayında yaptığı açıklamada Trump’ın bu çağrısını eleştirerek bütçede değişikliğe gidilmeyeceğini ve NATO’nun yüzde 2’lik oranına bağlı kalacaklarını belirtti. Olası Başbakan Merz ise bu oranın yüzde 3’e çıkabileceğini ifade etti.

Önümüzdeki günlerde ilginç gelişmeler olacak. Ukrayna savaşının sona ermesi, Almanya ekonomik krizi ve seçimler, Trump’ın gümrük vergileri ve ticaret ortaklarının cevabı, Trump’ın baskısıyla Avrupa’nın daha fazla savunma harcamasına gidecek olması… Bekleyelim; yazacak, konuşacak çok konu var.