Diş Sıkma Tedavisi Nasıl Yapılır?

Çocuklarda Diş Sıkma Alışkanlığı Nasıl Önlenmeli?

Çocuklar da yetişkinler gibi diş sıkma alışkanlığına sahip olabilir. Bu alışkanlık genellikle farkında olmadan gelişir ve ciddi sorunlara yol açabilir. Çocuk Diş Hekimliği Uzmanı Dt. Nurgül Demir konu hakkında önemli bilgiler paylaştı.

Diş sıkma genellikle günlük stresli aktiviteler sırasında veya uyurken gerçekleşen anormal çene hareketlerinden kaynaklanır. Diş sıkma alışkanlığı küçük yaşlarda geçici sorunlara yol açabileceği gibi ilerleyen dönemlerde ciddi eklem hastalıklarına da neden olabilir. Dt. Nurgül Demir, “Çocuklarda diş sıkma alışkanlığıyla ilgili doğru adımlar atmak önemlidir. Bu alışkanlığı kontrol altına almak yetişkinlerde bile zor olurken, çocuklarda erken müdahale gerekmektedir” dedi.

Diş Sıkma Nasıl Tedavi Edilir?

Nurgül Demir, çocuklardaki diş sıkma alışkanlığının artık küçük yaşlardan itibaren görüldüğünü belirtti. Spor, sınav stresi, arkadaş zorbalığı gibi faktörlerin bu alışkanlığı tetiklediğini söyleyen Demir, “Gençlerde diş sıkma alışkanlığı, uyku sırasında veya gündüz tekrarlayabilir. Bu durumu fark etmek genellikle zordur, bu nedenle ebeveynlere büyük sorumluluk düşmektedir” diye ekledi.

Eğer çocuğunuzda kulak ağrısı, baş ağrısı veya uyku düzensizlikleri gibi belirtiler varsa dikkatli olunması gerektiğini vurgulayan Demir, “Çocuklarda diş sıkma alışkanlığı erken teşhis edilmelidir. Diş yüzeylerinde aşınmalar, çatlaklar gibi belirtiler varsa uzman hekime başvurmak önemlidir” şeklinde konuştu.

Kontrol Altına Alma Yolları

Diş sıkma alışkanlığını kontrol altına almak için aşağıdaki adımları takip etmek önemlidir:

  • Gece sırasında diş gıcırdattığı fark edildiğinde derin uykudan uyandırmak,
  • Sakız çiğnemeyi sınırlamak,
  • Besinleri parçalara bölerek tüketmek,
  • Prefabrike kaplamalarla dişlerin korunması,
  • Rutin diş hekimi kontrollerini aksatmamak.

Diş sıkma alışkanlığının önlenmesi ve tedavi edilmesi için erken müdahale önemlidir. Unutmayın, çocukların sağlığı için doğru adımlar atmak hayati öneme sahiptir. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

Related Posts

Kadın Viagrası piyasaya sürülmeye hazırlanıyor

Menopoz sonrası dönemde yaşanan fizyolojik değişikliklere yönelik geliştirilen hormonsuz krem Myregyna, kadınlar için cinsel yaşamda yeni bir dönem başlatmaya hazırlandığı açıklandı. Yeni Zelanda merkezli bilim insanı Dr. Iona Weir tarafından geliştirilen ürün, “kadınların Viagrası” olarak tanımlanıyor.

Bir tutamı bile yüzdeki istenmeyen tüy ve kılları yok ediyor… Cildiniz ışıl ışıl parlıyor

Kimyasal ürünlere veya pahalı lazer seanslarına gerek kalmadan, doğal malzemelerle istenmeyen tüylerden kurtulmak mümkün. İşte evde kolayca hazırlanabilecek iki pratik tarif…

Saçları daha gür ve kalın yapıyor: Günde bu kuruyemişten 2 tane yemek bile yetiyor

Uzmanlar, beslenme alışkanlıklarının saç sağlığı üzerinde doğrudan etkili olduğunu açıkladı. Özellikle yaz aylarından itibaren uygulanacak doğru beslenme programı ile kış aylarında daha kalın, güçlü ve sağlıklı saçlara sahip olmak mümkün.

Sürekli şişkin misiniz?

Gaz, şişkinlik, kramp, kabızlık, ishal… Bunlar yalnızca sindirim sistemiyle ilgili değil. Bazen yediğiniz şey değil, yediğinizi parçalayanlar sorumludur: Bağırsak bakterileri. Doğru beslenseniz bile “su bile şişiriyor” hissi geçmiyorsa, sorun sizin değil içinizdeki mikroskobik kalabalığın dengesi olabilir. İşte “disbiyoz” denen durum tam da bu.

Diyetisyenden ezber bozan uyarı: Sağlığa en zararlı 3 süt ürünü, asla tüketmeyin!

Fermente süt ürünlerinin, içerdikleri faydalı bakteriler sayesinde sağlıklı bir beslenme düzeninin vazgeçilmezi olduğu yaygın bir kanıdır. Ancak uzmanlar, bu ürünlerin hepsinin masum olmadığı konusunda uyarıyor.

‘Yumurtalık rezervinde azalma genç kadınlarda da artıyor’

Yumurtalık rezervi kadının doğurganlık kapasitesini belirleyen en önemli faktörlerden biri olarak kabul ediliyor. Yaşla birlikte azalması beklenen yumurtalık rezervinin, özellikle son yıllarda 20 yaşlardaki kadınlarda da gözlendiğine işaret eden Kadın Hastalıkları Doğum, Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Zeki Salar, erken dönemde fark edilmeyen bu durumun hem doğurganlık kaybına hem de erken menopoza yol açabileceği uyarısında bulundu.