‘İÇİMİZDEKİ İRLANDALILAR’DAN SONRA, ‘İÇİMİZDEKİ SUUDLAR’A DA TOKAT GİBİ CEVAP!
Türkiye Futbol Federasyonu’nun, Cumhuriyetimizin 100. yılından başlayacak şekilde 5 yıllık anlaşmayla Suudi Arabistan’a ‘sattığı’ Süper Kupa hakları; Suudlar, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün adını ağzına alamayınca ve Fenerbahçe ile Galatasaray tarihlerine yakışan bir duruş sergileyince oynanamadan iptal oldu!
Türkiye Futbol Federasyonu ve Merkez Hakem Kurulu’nun nedense bir türlü yönetilemediği bir ülkede yaşıyoruz. Aslında burada ufak bir ayrım yapmak gerekiyor. Ülke futbolu yönetilemiyor mu, yoksa yönetilmiyor mu?
Her defasında futbol ve sporun içine siyaset dahil olduğunda aklımda tek bir cümle canlanır. Ünlü yazar Simon Kuper’in, “Futbol, asla sadece futbol değildir” sözü… Uzun süredir içerisinde bulunduğum Türk futbol piyasasında bazı olaylar perde arkasından öylesine kasıtlı şekilde yönetiliyor ki; halkın dikkati ile epey oynanmaya çabalanıyor.
SON KOZLARINI OYNAMAYA ÇALIŞTILAR…
Kendi elindeki yayın ihalesi ve marka değerini yerle yeksan eden Türkiye Futbol Federasyonu, son kozunu da Suudi Arabistan’a Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılından itibaren başlayacak şekilde 5 senelik bir anlaşmayla Süper Kupa organizasyonunu ‘satarak’ oynamaya çabaladı.
Ancak günler öncesinden belli olan Mustafa Kemal Atatürk pankartları, İstiklal Marşı’nın okunması ve Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılı kutlamalarının gerçekleştirilmesi gibi olayların önüne geçilerek; Riyad’da ‘bunların yapılamayacağı’ iki dev kulübümüze tebliğ edildi.
“BAZI ŞEYLERİN PAZARLIĞI OLMAZ…”
O dakikadan itibaren Fenerbahçe ile Galatasaray büyük bir duruş sergilemeye başladı. Suudların karşı çıktığı slogan ise şuydu, “Yurtta sul, cihanda sulh…”
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün nasıl kırmızı çizgimiz olduğunu gerek Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, gerekse Galatasaray Başkanı Dursun Özbek en net şekilde belirtti. Hatta bazı Suud kaynakları Başkan Ali Koç’un, “Atatürk yoksa Türkiye de yoktur” diyerek görüşme masasından kalktığını yazdı. Fenerbahçeli sporcular, yaşananlar sonrası sosyal medyada Atatürklü paylaşımlarda bulundu. Türkiye, ezeli rekabetin izinde yürürken tek yürek olarak bazı şeylerin pazarlığının olmayacağını tüm dünyaya göstermiş oldu.
“İÇİMİZDEKİ SUUDLARA NET BİR MESAJ…”
Bugün yaşananlar bana birkaç on yıl öncesinde Mustafa Denizli’nin Türkiye Milli Takımı ile yaşadığı süreci anımsattı. 1998 Dünya Kupası’na katılmayı başaramayan A Milli Futbol Takımımızın bir sonraki hedefi 2000 Avrupa Şampiyonası’ydı.
Türkiye’nin de dahil olduğu 49 takım elemeleri geçmek için mücadele vermişti. Eleme grubunda Almanya, Finlandiya, Kuzey İrlanda ve Moldova ile aynı gruba düşen Türkiye, başarılı bir grafik sergilemesine rağmen Almanya’yı geçemeyerek grubunu ikinci sırada tamamladı.
İRLANDA CUMHURİYETİ İLE BARAJ MAÇI OYNADIK
Finallere katılabilmemiz için İrlanda Cumhuriyeti ile baraj maçı oynamamız gerekiyordu. İrlanda Cumhuriyeti ile ilk maçımız 13 Kasım’da Dublin’de oynandı. Tayfur Havutçu’nun penaltısıyla skoru 1-1’e getiren Türkiye avantajlı bir skor almış oldu. Deplasmandaki ilk maçtan 1-1’lik beraberlikle ayrılmak kötü bir sonuç değildi.
Türkiye’deki rövanş maçında Türkiye avantajlı gözüküyordu zira o yıllarda deplasman golü kuralı olduğu için ikinci maçta 0-0’lık beraberlik bile Türkiye’ye yarıyordu.
DEPLASMAN GOLÜ SAYESİNDE TURLADIK VE…
Buna rağmen Türkiye’deki bazı çevreler sert şekilde takımı eleştirmeye başladı. Teknik Direktör Mustafa Denizli ile basının arası çalkantılıydı. Bunun sebebi ise eleme gruplarında Türkiye’nin kaybettiği puanlardan sonra Mustafa Denizli’nin çok eleştirilmesiydi. 17 Kasım 1999’da Bursa Atatürk Stadı’nda İrlanda ile 1-1’lik maçın rövanşında karşı karşıya geldik.
Karşılaşma 0-0 sona erdi ve Türkiye deplasman golü kuralıyla turu geçen taraf oldu. Yaklaşık 2 senedir devam eden sinir harbi sona ermiş, Türkiye zor da olsa EURO 2000’e katılma hakkını elde etmişti.
‘İÇİMİZDEKİ SUUDLAR’A DA TOKAT GİBİ BİR CEVAP GELDİ…
Maç sonrası sevinç içindeki teknik direktör Mustafa Denizli’ye sahanın içine girerek duygularını soran muhabire tecrübeli teknik adam şu yanıtı verdi: “Bir içimizdeki İrlandalılar var bir de dışımızdaki İrlandalılar. Dışımızdaki İrlandalıları yendik ama asıl önemli olan içimizdeki İrlandalılar yenmemiz.”
Daha önce Türkiye Cumhuriyeti ve Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkelerine, fikirlerine sahip çıkarak defalarca yapılan hain oyunları bozan Fenerbahçe camiası, bir kez daha bazı değerlerin ezelden ebede dek ‘bedelsiz’ olduğunu hem Suud sermayesine hem de ‘İçimizdeki Suudlar’a göstermiş oldu. Galatasaray camiası ve Başkan Dursun Özbek’in buradaki dik duruşunu da canı gönülden takdir ediyorum. Bana göre Samsunspor’un daveti üzerine Süper Kupa finali Kurtuluş Mücadelemizin başladığı bu kentte oynanmalıdır.